”Yeni hikayelik fotoğraf.
Yoruma bir hikayenin ilk cümlesini yazın. En çok beğeni alan yorumun sahibi de izin verirse beraber devam edip yayınlayalım”
Gökhan Bozkuş
.
O dönem Twitter’da çok vakit geçiren biri değildim. Hani okuyucu denilen kesimdendim. Arada bir girer, akışta gözüme ilişenlere bakar sonra çıkardım. O akışta, o gün dikkatimi çekmişti bu resim ve paylaşılan yazı. Benim gibi konu olmadan yazamayan biri için oldukça ilgi uyandıran ve basit bir şey isteniyordu. Resme bakın ve bir hikaye cümlesi yazın. Siz deyin bir alıştırma, ben diyeyim ilhamsızlara yapılan bir kıyak. Geçmiş zaman, 30 Eylül 2021… Neredeyse bir sene olacak ama ben bu resmi hiç unutmadım.
”İşte buraya babasıyla ilk oturduğu gün tam 7 yaşındaydı.” yazmıştım. En çok beğeni alan cümle seçilmişti o zaman. Bu tarz şeyler insanın gururunu okşuyor yazmaya motive ediyordu. Ama benim için bu kadarla kalmadı. yepyeni bir dünya açtı bana. Daha önce hiç tanımadığım insanlar tanıdım, hiç bilmediğim şiirler okudum, alabildiğine mütevazi ve herkese kucak açan bir ekip buldum.
Hani kadın dayanışması diyoruz ya, bizi nam-ı değer Derya Hekim bir araya getirdi. Önce zamansızlıktan yakınıp hakkını veremeyeceğim bir işe giremem deyip teklifi reddetsemde öyle güzel bir ekip bulmuştum ki sonrasında hallederim deyip kendimi bir beş kişilik kadın ekibinde buldum önce. Hani insan yıllardır tanıyormuş gibi hisseder, beyin fırtınalarında fikirler havada uçuşur ya. Biz bir saatlik toplantıyı kendimize yetirememiştik. Sonra biraz daha fazla katılımcılı bir ekip kurup aksı-iyonlarımıza orada devam ettik. Daha fazla, daha orijinal neler yapsak derdindeydik. Gökhan Bozkuş’un twitine attığım bir cümle ile girdiğim Cizlavet dünyasında şimdi Eylül ayı ile birlikte birinci yılımı doldurmuş bulunmaktayım.
Kültür-Sanat-Edebiyat alanında ve dahi diğer tüm alanlarda kadınların sesinin güçlü çıkması gerektiğini düşünen bir ekip olarak sürekli daha yeni daha güzel daha farklı neler yapabilirizin derdindeyiz. Pozitif, münakaşanın olmadığı, herkesin fikrine açık bir ortam bizimkisi. Birimizin derdine ortak olup üzülürken, diğerinin yazdığı bir şiire yorumlar yapıyor, çektiğimiz fotoğrafları paylaşıp bunları sosyal medyalarımızda kullanıyoruz. Yeri geliyor eşine kavuşma heyecanı yaşayan arkadaşımızla o kapıda saatlerce bizde bekliyoruz, haber var mı diye mesaj kutusunu aşındırıyoruz, birbirimizi sakinleştiriyoruz, yeri geliyor herkese kucak açmanın ne demek olduğunu öğreniyorum. Evet bunu tekil olarak yazdım çünkü ekipte bunu en çok öğrenmesi gereken kişi benim 🙂
Mor Oda sohbetleri, film analizi videoları, clubhouse sohbetleri, seslendirmeler, klipler, şiir tamamlama etkinlikleri derken Ağustos ayı ile birlikte aldığımız kararla aylık yayına geçtik ve gördük ki yepyeni yazarlar ve daimi yazarlarımızla daha da büyüyoruz.
Vakit ayıramam deyip girmeye çekindiğim Cizlavet’in şimdi tam bir müptelasıyım. Ekibimizdeki herkese ayrı ayrı çok değer veriyorum. Geceleri belki uykumdan feragat edip posterler, klipler yapıyorum ama kimse bunu içinden gelmeden yapamaz. Bizim ekibimizde kucağında bebeği ile yazı seçimlerine giren editörlerimiz, dükkanına mal taşırken sorularımız gecikmesin diye nefes nefese sesli mesaj atan kıymetli büyüklerimiz var. Websitesi ile hem hal olan, seslendirme var diye kapısını çaldığımda hiçbir zaman teklifimi geri çevirmeyen değerli arkadaşlarımız var. Sayelerinde yakında Almanca öğrenmeye başlayacağım sevgili Cizlavet ekibim. Yolumuz açık ve uzun ömürlü olsun…
Ve evet, ekip arkadaşlarımı bilemem ama ben bu ekipte olduğum için çok şanslıyım…
Not: Bu yazım www.cizlavet.com sitemizin Eylül sayısının başyazısı olarak yayınlanmıştır.