Masal İçinde Bir Masal

5 yaşına girmeye günler kalmış olan Elif’in en sevdiği ritüellerden biri de gece uykusuna dalmadan önce annesinin o akşam okuyacağı masal kitabını seçip yatağına yerleşmekti. Ritüel dediysek hakkını vermek lazım. Odasının sağ duvarında duran papatya şeklindeki pembe gece lambası açılacak, üzerinde yine pembe bir çadır bulunan yatağına uzanıp annesinin bir kolunun arasına boynunu ve omuzlarını sokup bir eliyle ona sarılıp masal dinlemeye uygun bir pozisyon almış olacak. Ah nasıl unuttum, bir de Ponçik, evin yaramaz oğlu, gelip ayak uçlarına uzanıp onları dinlemese olmazdı.

”Hazır mısın? Başlayalım mı?” diye sordu annesi.

”Evet, hadi çok merak ediyorum bugünkü masalı” dedi Elif.

Annesi Elif’e bir sürpriz yapıp, Elif’in daha önce kendisi için boyadığı bir resmi hikayeleştirmiş fakat O’nun bundan haberi yoktu. Annesi şimdi O’na bu hikayeyi okuyacak ve belkide Elif anlatılanlardan bunun aslında kendi boyadığı hikayenin ta kendisi olduğunu anlayacaktı.

”Aa, hikayede geçen kızın ismi de Elifmiş.” dedi annesi.

Elif: ”Ooo şimdi daha çok merak ettim bak.” dedi gülümseyerek.

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde o kasabadan bu kasabaya göç edip duran Elif ve ailesinin yolu bu kez Yelkenli kasabasına düşmüş. Deniz feneri bekçiliği yapan babası sayesinde beş yaşına kadar dolaştığı 3. kasabaymış burası. Her gittiği yerde farklı anılar yaşayan Elif çoğunu hatırlamasada en son bırakıp geldiği yerden ayrılmak çok zor gelmiş küçük kalbine.

Bambaşka bir şehir, yepyeni bir ev ve eğer bulabilirse yeni arkadaşlar. Hepsinden öte en çok yeni evlerini merak ediyormuş. Arabada babasına kaç kez geldik mi, ne kadar kaldı, off daha çok mu var, çok sıkıldımm amaa diye diye yolu tüketmişler. Arabanın yavaşladığını farketmiş Elif. Eğer deniz fenerini görmese geldiklerini değilde yine bir mola verdiklerini düşünecekmiş ama deniz fenerinin güzelliği ve fenerin hemen yakınında deniz feneriyle uyumlu renklerdeki evden gözünü alamayıp

-”İşte geldiiikk.” diye çığlığı koparmış arabada.

– ”Vauuvvv mavi çatılı ve kırmızı boyalı bir ev.. Hemde bahçesi bile var.” diye bağırmış arabadan inip evin bahçesine koşarken. Sonra evin arkasındaki deniz fenerine kaymış gözü.

-”Baba bak evimizle deniz feneri aynı renk.” demiş gülümseyerek.

Annesi gözlerini bulutların ardında batmaya hazırlanan güneş ve onun yansımasının vurduğu muhteşem denizden gözlerini alamazken babası:

-”Haydi gelin önce bir eve bakalım, sonra ben eşyaları taşırım.” demiş.

Elif bir eliyle annesinin, diğer eliyle de babasının elini tutup seke seke evin bahçesinden içeri girmiş. Mavi kapı, mavi pencereler ve mavi çatı.. Evin duvarları ise kırmızı ile boyanmış. Detayları kaçırmadan evi incelemeye koyulmuş. Evin girişi denize bakmıyor olsada kapıyı açıp içeri girdiklerinde evin arka penceresinden odaya günbatımının muhteşem manzarası doluvermiş.

-”İşte” demiş. ”Bu oda benim. Kimseye vermem.”

Annesi ve babası Elif’in evi sevip benimsemesine çok memnun olurken evin diğer kalan bir odasına, salona ve mutfağa bakmışlar hızlıca. Biranda hepsi salonda buluşuvermiş gülümseyen yüzlerle.

Elif evin bahçesine hızla koşarken babasıda eşyaları almak için arabaya yönelmiş. Elif’e eşlik etmek üzere annesi de O’nun arkasından bahçeye çıkmış. Elif çimlere oturup tepeden bu seferde manzarayı izlemeye koyulmuş. Çocuk işte hemen alıştı, burayı sevdi demiş annesi içinden gülümseyerek.

Günbatımının denize vurduğu ışık üzmelerine takılmış yine gözü.. Sonra martılara ve sonra yelkenlilere. Sonra kendi göçebe hayatı gelmiş aklına yelkenlilerin peşinden uçup giden martıları görünce. Otuz dört yaşına kadar kaç ülke, kaç şehir ve kaç insan girip çıkmıştı hayatına. Seviyordu böyle göçebe yaşamı. Biryere ve oradaki insanlara bağlı kalmadan tam vakti gelince mekan değişikliği yapmak güzeldi.. Ama yanında çocuk olunca kendinden çok O’nun endişesini taşıyordu. Kendi hayatlarından dolayı küçücük yürekleri de beraberlerinde ordan oraya sürüklüyor gibi geliyordu. Şimdi bir şey demiyordu ama ya biraz daha büyüyünce bu duruma isyan eder, ben artık gelmiyorum derse diye düşündü biran. Sonra neyse dedi bunları o zaman gelince düşünürüz. İçinden cümlesini yeni bitirmişti ki eşinin omzunda hissettiği eli ile irkildi biran.

Şimdi hepsi bu muhteşem denizi, gün batımını, martıları, yelkenlileri ve haftaya işe başlayacak olan evin erkeğinin çalışacağı deniz fenerini seyre koyulmuşlardı.

Ertesi gün onları yepyeni bir hayat bekliyordu…

Annesi son cümleyi okumuştuki Elif’in uykuya daldığını farketti. Ne zaman uyuyakaldığını farketmemişti bile. Yoksa masalı kendim için mi okudum dedi ve güldü kendi kendine. Üzerini güzelce örtüp, büyüdükçe izin alıp öpücüklere boğduğu kızını uykusundayken mis gibi kokusunu içine çekerek öptü. Duymayacağını bile bile iyi geceler kuzucum dedi ve usulca odasından ayrıldı.

Kim bilir Elif belki de rüyasında masalın devamını görecekti…

 

MAVİ

MAVİ

MAVİ

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *