Son yıllarda müziğinden çok filmleriyle adından söz ettiren Mahsun Kırmızıgül, Mucize filmi ile 2015 yılında etkileyici ve içimizi titreten bir hikaye ile çıkmıştı karşımıza. Köyün engelli Aziz’i, hayatına bakımını yapan ailesine bağımlı olarak devam ederken konuşamamanın ve hareket kabiliyetlerinin kısıtlı olmasıyla kendisini ifade edemedikçe dağın eteklerine koşup tüm derdini dağlara taşlara haykırırdı. Aziz’in bu karanlık dünyasına ise köylerine atanan bir öğretmen ışık olur. İzlemeyenler için çok da detay vermek istemiyorum film ile ilgili ama öğretmenin ilgisi, şefkati, engelli oluşundan dolayı ağzından akan suları öğretmenin tiksinmeden silmesi Aziz için çok farklı sevgi kapıları açar.. Abileri tek tek evlenirken Aziz tüm olanları hem abileri için mutlu hem de kendisi için ümitsiz bir şekilde takip eder. Derken bir olay olur ve bunun karşılığı Aziz köyün en güzel kızı ile evlenir. Mucize filmi kısaca bu konu üzerine kuruluydu. Peki güzeller güzeli bu kız Aziz ile evlenince ne oldu… Kızın babasına Aziz’in engelli olduğu söylendiğinde babası ”Kalbi engelli olmasın yeter” demişti. Bu cümleyi Mucize Aşk 2’yi izlerken çok defa tasdik edeceksiniz.
Aziz’in iyileşme süreci filmde bir çok konuya bağlanmış ama bana göre iyileşmesinin en büyük etkeni karısını deli gibi seven Aziz’i tüm laflara, söylenenlere rağmen bırakıp gitmeyen, bebek gibi bakan, besleyen, yıkayan, ilgilenen eşi. Zaten ilk filmde Aziz iyileşmesinin sebebini sana ne oldu Aziz? diye soran babasına ”Ben karıma aşık oldum baba.” diye özetlemişti. Mızgin, sonraları Aziz’in kendisine sorduğu beni hiç erkek gibi görüp sevdin mi sorusuna, önceleri sana sevgim merhametten ibaretti.. Sonra senin içini gördüm.. Şimdi hem içini hem dışını seviyorum diyecekti.
Filmde üzerinde durulan temel konular bir öğretmenin, insana duyulan güvenin ve sevginin neleri değiştirebileceğiydi. Maalesef Türkiye’de engellilere gösterilen tutum ve davranışların aksine filmde engellerin aslında engelsiz görünen insanların kafasında olduğu, aslında sevgi ile onların tüm engelleri aştığının üzerinde duruluyor.
Filmde bir diğer üzerinde durulan ve beni de kalbimden vuran vefa vurguları çok kıymetli. Erdal Özyağcıların oyunculuğunu üstlendiği Bahattin karakteri mübadele ile aşkları yarım kaldığı sevdiği kadın Adara’yı 40 yıl hiç evlenmeden bekler.. Ve derki
”Sevmek zahmetli iş, bu zahmete katlanamayan yaşadım desin ama sevdim demesin..”
Yine vefadan devam edelim.. Engelli biriyle hayatını birleştiren Mızgin, filmde bir kere bile Aziz’e ters davranmıyor. Aziz eşine her seferinde ilgisini sevgisini kendi yöntemleriyle göstermeye çalışıyor. Sokakta bulduğu bir yavru köpeği alıp eşine getiriyor.. İlk konuşmaya çalıştığı zamanlarda söylemeyi öğrendiği cümleler ”Sana deliler gibi aşığım.” oluyor. Ve Aziz seni seviyorumlarla başlayıp sonrasında yolda bırakılan aşklara inat sevdiği kadının elinden tutuyor.. Engelin kalplerde olduğunu gösterip koca bir soru işareti bırakıyor yüreklere… ”Sevgi midir gerçek kusurları yenen yoksa kusur sandıklarımız mıdır sevgiyi bitiren?”
Film Ege’nin Foça ilçesinde çekilmiş. Aziz’in konuşamadığı zamanlarda yine derdini tasasını haykırması Mucize 2’de de değişmiyor lakin haykırdığı dağlar yerini denize bırakıyor. Eşsiz deniz ve günbatımı manzaraları ile filmini güzelleştiren yönetmen, Ege’nin şivesi ve kültürü ile Doğu’nun kültürünü birbirine harmanlamaya çalışmış.
Film’de etkili olan bir söz de Bahattin ile öğretmen karakterleri arasında tekrarlanıyor. Belki de Aziz’e gösterdikleri sevginin kaynağıdır bu cümleler..
“Hayat kısa. Affet, yardım et, şükret. Sev, gülümse, mutlu ol.”
Ve filme damga vuran bir Nazım Hikmet şiiri:
En güzel deniz:
Henüz gidilmemiş olanıdır.
En güzel çocuk:
Henüz büyümedi.
En güzel günlerimiz:
Henüz yaşamadıklarımız.
Ve sana söylemek istediğim en güzel söz:
Henüz söylememiş olduğum sözdür…
Aylardır beklediğime değdi mi? Evet değdi.. Vefayı, sevgiyi, ilgiyi iliklerime kadar hissettirip gözlerden yaşları akıttı.
Mucize bazen bir kelebeğin ömründe, bazen minik bir kalpte, bazen merhametli bir yürekte saklıdır.