Bir Merhabanın Çok Görüldüğü Sanatçı: AHMET KAYA

”Burada bu şarkıyı söylerken benim Türkiye’de yaşadığım bu zor günlerde bir merhabasını istediğim fakat o merhabayı benden esirgeyen ulusal alanda bu kaderi paylaştığım bütün arkadaşlarıma ve dostlarıma ince bir sitemdir. Umarım bunu anlarlar.” demişti Ahmet Kaya ve  bir gece sabah dörtte yağmurlu bir havada Fransa’ya gitmek üzere çok sevdiği ülkesinden ayrılmak zorunda kalmıştı.

Sürgün hayatı yaşamak zorunda kalan bu kaçıncı sanatçı, şair veya vatanseverdi biz sayamadık. Nazım Hikmet’den tutun da Cem Karaca’sına, Mehmet Akif Ersoy’una kadar farklı fikirlerden aydın ve sanatçı kimlikleri ile ön plana çıkan bu kişiler hep bir vatan hasreti ile sınanmışlar.

Sürgün ve hasret çekmek her insanda ayrı bir  boyutta yaşanırken Cem Karaca’da vatan hasreti:

”Geceleri ben adadan Bodrum’a bakardım
Işıkları ben görürdüm, oh be!
Türküleri ben dinlerdim
Gökyüzünü ben koklardım
Ve de nasıl özlerdim, oh be!Ben döneksem döndüm diye memleketime
Döndüm baba döndüm işte, oh be!” dizeleri ile kalbinden kalemine dökülür.
Ahmet Kaya ise:
”Yaz da olsa kış da olsa fark etmez. Ben geceleri çok üşüyorum. Sorun kalorifer sorunu değil, sorunum yorgansız oluşum sorunu da değil. Beni üşüten tek şey var; ben vatansızlıktan üşüyorum.” der. 
Vatanını terkederken yazdığı meşhur şarkısının sözleri, sadece geçmişe değil günümüz dünyasına da damga vurmaya devam etmekte:
”İki damla gözyaşımla
Satıldım pazarlarda
Kırdılar yüreğimi
Kırdılar azarlarla
Sürgünlere yolladılar
Sabah dörtte yağmurlarla
Ben yandım
Siz yanmayın Allah aşkına”
Bir Direniş İnsanı: Ahmet Kaya
İşçi ve emekçi bir babanın beş çocuğunun en küçüğüydü Ahmet Kaya. Müziğe babasının aldığı bir bağlama ile başladı ve daha dokuz yaşındayken İşçi Bayramında ilk konserini verdi. Hayatı boyunca ayrım yapmadan hak savunuculuğu yaptı. Ahmet Kaya’dan dinlediğimiz ve çok sonra aslında o mısraların ünlü bir şaire ait olduğunu öğrendiğimiz eserlerin sahibidir kendisi. Bazılarımızın belki de kendi ideolojisine ters düştüğünü düşünüp satırlarını okumayı reddettiği o meşhur şairlerin eserlerininin hiçbirini ayrı tutmadan besteledi Ahmet Kaya. Kimlerin şiirleri yoktu ki bu listede. Ahmet Arif, Attila İlhan, Ülkü Tamer, Nevzat Çelik, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Can Yücel, Sabahattin Ali ve daha niceleri.
Ahmet Kaya’nın müzik hayatında ise öyle bir dönüm noktası var ki, tanınmamış iki şairi bulmasıyla birlikte hem kendi kariyeri hem de o şairlerin hayatları ayrı bir anlam kazandı. Evet, bilenlerin tahmin edeceği gibi eşi Gülten Hayaloğlu ve onun ağabeyi Yusuf Hayaloğlu’ndan bahsediyorum. Hayaloğlu kardeşlerin yazdıkları şiirler artık Ahmet Kaya’nın en önemli eserlerinin baş öznesi olmaya hazırlanıyordu.
Çoğumuzun dilinden düşmeyen Yüreğim Kanıyor, Hani Benim Gençliğim, Başım Belada, Başkaldırıyorum, Adı Bahtiyar, İyimser Bir Gül, Dokunma Yanarsın, Biz Üç Kişiydik, Beni Vur, Giderim, Yorgun Demokrat, Nereden Bileceksiniz gibi Ahmet Kaya’nın en hit parçaları  Yusuf Hayaloğlu’nun kaleminden çıkıp bestelenen şiirlerdi. Kıymetli eşi Gülten Hayaloğlu’nun eserlerine ise ”Şarkılarım Dağlara (1993): Ağladıkça
Yıldızlar ve Yakamoz (1996): Turuncu Gemi
Dosta Düşmana Karşı (1997): Korkarım, Ay Gidiyor
Hoşçakalın Gözüm (2001): Al Öfkemi” albümlerinde yer vermişti.
Geç Kalan Merhaba
Şimdilerde, seneler sonra benzer hayatları ve acıları yaşayanların dilinde Ahmet Kaya‘nın şarkıları dolaşırken ve her geçen gün dinleyici kitlesi artarken, şarkılarını her dinlediğimde aynı soru gelir aklıma: 16 Kasım 2000 yılında vatan hasreti ile yanıp tutuşan ve albüm hazırlığı yaptığı sıralarda kalp krizi geçirip Paris‘de sürgündeyken hayatını kaybeden Ahmet Kaya yaşıyor olsaydı, değişen neler olurdu acaba? Ya da sorumu şöyle sorayım: sizce aradan geçen yirmi iki yılda değişen bir şey oldu mu?
Komşusundan bir merhabasını esirgeyenlerle dolu etrafımız. Annesinin merhabasına muhtaç çocuklarla çevreli baktığımız her yer.
Tüm bu satırları yazarken tam da senin dediğin gibi ‘Gözüm yaşarıyor, yüreğim yanıyor… Olmasaydı sonumuz böyle.” diyorum.
”Biri saksımızı çiğneyip gittiBiri duvarları yıktı, camları kırdıFırtına gelip aramıza serildiBiri milyon kere çoğaltıp hüzünleriHer şeyi kötüledi, bizi yaraladı”
Bitmeseydi, bitmeseydi senin öykün böyle…
Ve sen Ahmet Kaya, gönlümüzde kırık bir elveda ile ayrıldın aramızdan 16 Kasım 2000 günü. Şimdi ben yine bir Kasım ayında Kanada’dan 22 yıllık vefa dolu bir özür ile sana ”Merhaba” diyorum.
Bir kardeş selamında seni aramak var ya, kendine iyi bak, bizi düşünme…
MAVİ

Yayınlanan platform:

Bir Merhabanın Çok Görüldüğü Sanatçı: Ahmet Kaya/ Mavi

MAVİ

MAVİ

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *